26 Ekim 2017 Perşembe

EĞİRDİR GÖLÜ (Antalya Gezisi 1. Kısım)

En son yazdığım Bebekli gezide bir cümle yazmıştım. ''Biz kızımla daha karnımda iken gezmeye başlamıştık'' diye hahh işte şimdi tam olarak yazdığım o cümlenin açılımını paylaşmaya ilk bölümüne başlıyorum....

Henüz 3 aylık bir hamileyim. Ancak bulantı, halsizlik hatta kansızlık aralarında yarış eder durumda... Ama yinede bana gezme olsun yeter ki. Biri gezme derse herhalde hasta yatağımdan kalkıp; ''hadi gezmeye gidelim'' derim diye düşünüyorum. 🙈🙊🙉

Neyse efendim. Biz yine eşimin senelik izninde ailecek bir yerlere gitmeye karar verdik. Ancak bu sefer farklı şehirleri keşfetmekten ziyade daha önceden gittiğimiz bir şehre gidip, otelde yatıp, dinlenerek geçirmeye karar verdik. Bu kararı verme nedenimiz tabi ki benim kansızlık, halsizlik ve bulantı sorunlarım yüzünden. Eşim ve çocuklar havuzda ve denizde yüzerken bende bol bol yatıp, dinlenecektim.

Her şey dahil bir otelde yer ayırtıp, yolculuğa koyulduk...

EĞİRDİR GÖLÜ

Yolculuğa yine sabah ezanları dahi okunmadan çıktık. Yataklarında uyur olan çocukları kucağımıza alıp, arabanın arkasına yatırdık. 
Onlar uyandıktan sonrada bir köy konağının yanına durup, çocukları giydirdim. 😊

EĞİRDİR GÖLÜ

Antalya'ya Isparta üzerinden gidip: ''Hiç olmazsa Ispartayı bari görmüş oluruz.'' diye düşündük.

Çocukları giydirip, tuvalet ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra tekrar arabaya atlayıp, yolumuza devam ettik...

Biranda karşımıza çıkan Eğirdir gölününü gören çocuklar hemen heyecanlanıp: ''Baba bu deniz miii?'' diye hayran hayran izleyerek, bizi soru yağmuruna tutular. Nede olsa Ankara da doğup, yaşadıkları için. Onlar için göl Mogan gölü şeklinde ucu bucağı gözüken su birikintisi olarak algılanmıştı. Bu şekilde ucu ve bucağı gözükmeyen su birikintisinin göl olduğunu öğrenince hemen peşinden Türkiye'nin kaçıncı büyük gölü olduğunu merak ettiler.
Türkiye'nin en büyük gölü Van gölü, 2. büyük gölünün ise Tuz gölü, 3. büyük gölü Beyşehir gölü, 4. büyük gölü eğirdir gölü olduğunu öğrendiler..

EĞİRDİR GÖLÜ

Hava mis, manzara süper olunca hemen bir kenara arabayı park edip, bu güzelliği hiç olmazsa tadımlık dahi olsa görmeye karar verdik.
Bizim keşfimiz Antalya'ya giderken yol üzerinde karşımızda çıktığı için ancak biraz soluklanıp, o muhteşem Eğirdir gölünü izleyip, serin sularına ayaklarımızı sokmak ile kaldı. Ancak Isparta'nın şirin ilçesi olan Eğirdir; başlı başına gezilip, görülmesi gereken bir yer.

EĞİRDİR GÖLÜ



Friglerden, Lidyalılara, Pers İmparatorluğundan,  Seleukoslulara ve Romalılara kadar pek çok medeniyetin hüküm sürdüğü bir ilçedir Eğirdir...
Anadolu Selçuklu egemenliğinde iken, Selçuklu Sultanları doğal güzellikleri sebebiyle ilçeyi yaklaşık 75 yıl sayfiye şehri olarak kullanmış. Ve hatta o dönemde Eğirdir'e 'Cennetabad' olarak adlandırmışlar.

EĞİRDİR GÖLÜ


Ülkemizin en büyük doğal tatlı su gölü olan Eğirdir gölünü sadece tadımlık görmek yetmez. Bu gölü ve şirin ilçeyi karış karış gezip, doymak gerekir diye karar verip. Gezi rotamıza bir ara Eğirdir'e de yer vermeye orada kararlaştırıp, yolumuza devam ettik.

EĞİRDİR GÖLÜ

Ancak karnımızda; acıktık gürültüleri gelmeye başlayınca bu şehrin birde çorbasını ve yemeklerini tatmak için hemen karşımıza çıkan ilk restoranda gittik. Öyle açtık ki hangi restoranda gittiğimizi dahi hatırlamıyorum. 'Şuanda düşündüm de sahi bu restorandın ismi neydi?' diye ama yok aklıma ismi gelmiyor... :) Ancak o mercimek çorbasının lezzeti halen şuanda damağımda. O çorba gerçekten de çok lezzetli miydi; yoksa biz çok aç olduğumuz için bize mi öyle geldi? Onu bilmiyorum. Ama dediğim gibi tadı şuanda bu satırları yazarken dahi damağıma gelip, ağzımı sulandırıyor... 😋

EĞİRDİR GÖLÜ

Hıı bu arada Eğirdir'in bir başka güzelliği ise etrafındaki arsalarda çok fazla meyve ağaçları; özellikle elma ağaçları vardı. Türkiye'nin elması ile meşhur ili Amasya olduğunu bilmesek, Eğirdir sanacaktık. O derece fazlaydı... Bu şehir gerçekten de bir harika bence bu şehre bir kaç günlüğüne gezi düzenlememiz lazım. Çünkü şuanda yazarken dahi Şehir ve göl aklıma gelip, burnumun direği sızladı... 

Antalya gezi yazısını şimdilik burada bitiriyorum. Ancak henüz yolda olduğumuzu daha Antalya'ya dahi ulaşamadığımızı unutmayın... Yani anlayacağınız yine sizi bir gezi yazısı dizisi bekliyor. Devamını haftaya Perşembe günü yazmayı düşünüyorum. Yeni postlarda görüşmek dileği ile hoşça kalın...

19 Ekim 2017 Perşembe

Gül Tatlısı Tarifi

Merhabalar sevgili okurlar. Bugün sizlere yine taslaklarda kalmış bir tarif olan gül tatlısının tarifini vermek istiyorum. Bu tarif görüntü ve lezzet olarak davet sofralarına hatta bayram tatlılarına çok güzel bir alternatif oluyor. Allah nasip ederse kızımın diş buğdayını yapmayı düşünüyorum. O zaman da tatlı olarak bu gül tatlısını yapacağım. (Bakalım Allah izin verecek mi?)

İsterseniz hemen tarife geçelim de sizlerde hazır zaman varken bugün tatlı olarak bu tarifi yapın. Hele ki aranızda bugün için özenli bir sofra kurmayı düşünen okurlarım varsa. Bence hiç zaman kaybetmeden hemen yapmaya koyulun.

Gül Tatlısı Tarifi

Şerbetli gül tatlısı malzemeleri

  • 1 paket margarin 
  • Yarım su bardağı yoğurt 
  • 1 su bardağı irmik 
  • Yarım su bardağı ay çiçek yağı 
  • 1 yumurta 
  • 1 kabartma tozu 
  • 1 vanilya 
  • Aldığı kadar un 


Şerbeti için;
  • 3 su bardağı şeker
  • 3 su bardağı su

Şerbetli gül tatlısı nasıl yapılır?

Gül tatlısını yapmaya ilk olarak şerbetinden başlayın. Derin bir tencereye önce şeker ve suyu koyarak kaynatın. 10-15 dakika kadar kaynatıp, soğumaya bırakın.

Daha sonrada tatlının hamurunu yapmaya koyulun. Bunun için derin bir kaba eritilmiş margarin, sıvı yağ, yoğurt ve irmiği ekleyip, bir çırpıcı ile karıştırın.

Şerbetli gül tatlısı nasıl yapılır?

Daha sonrada üzerine vanilya, kabartma tozu ve unu ilave ederek kıvamlı bir hamur elde edin. Sonrada hamuru merdane ile çok kalın olmayacak şekilde açın. (Yukarıdaki fotoğraf kolajında gözüküyor)

Açtığınız hamuru çay bardağı ile kesin. Kesilen dairenin üç tarafını bir bıçak yardımı ile çizik atın. Yine yukarıdaki kolajda gözüküyor. Sonrada içine bir tane fındık koyup, yukarıda da gözüktüğü gibi katlayın. Böylece bir tane gül şekli elde etmiş olacaksınız. 

Diğer tüm hamurları aynı işlemi uygulayıp, gül tatlısının gül şeklini hamur ile elde etmiş olacaksınız. Sonrada hazırladığınız tüm gül şeklindeki hamurları altını yağladığınız bir fırın tepsisine dizin.

Şerbetli gül tatlısı nasıl yapılır?


Sonrada önceden ısıtılmış 200 derecelik fırında altı ve üstü nar gibi kızarana kadar. Yaklaşık 30 dakika kadar pişirin. Fırından sıcak olarak çıkan gül tatlısına soğuk şerbeti dökün. Sonrada bir kenara koyup, şerbetini çekip, soğumaya bırakın. 

Gül Tatlısı Tarifi

Sonrada istediğiniz şekilde süsleyip, servis edin....

Yapacak olanlara şimdiden kolay gelsin ve afiyetler olsun...


11 Ekim 2017 Çarşamba

Fotoğraftan Yapboz (Puzzle) Yapımı

Merhabalar arkadaşlar. Küçük oğlumun sosyal bilgileri dersinde her hafta bir etkinlik çalışması oluyor. Normalde etkinlikleri çocuklardan çok veliler kafa yorup, yaptığı için ben pek tasnif etmiyorum. Ancak bazı etkinlikler o kadar eğlenceli ki ailecek eğlenceli vakitler geçirmenize neden oluyor. :)

İki hafta önce, bizim nesilin yapboz olarak tabir ettiği; ancak (ecnebi düşkünlüğümüz sebebi ile onların tabiri ile anılmaya başlandığı için) şimdiki nesil puzzle olarak bilinen bir etkinlik ödevi vardı. Ödevimiz her hangi bir nesne, hayvan yada insan resmini istediğiniz şekillerde ve istediğiniz parçada yapboz yapmaktı...


Fotoğraftan Yapboz (Puzzle) Yapımı

Fotoğraftan puzzle nasıl yapılır?

Düşündüm, taşındım. Ve aklıma kurban bayramı günü çektiğim şekerden iyi bayramlar yazan, üç kardeşin birada bulunduğu resmi yapboz yapmaya karar verdim. İlk önce bir kırtasiyeden o resmi A5 kağıdına çıkarttım. O fotoğrafı bir kartona yapıştırdım. Sonrada kartonun arkasına rastgele şekiller çizip o şekilleri makas ile kestim. Hepsi Bu kadar....

Fotoğraftan puzzle nasıl yapılır?

Şekiller aceleye geldiği için pek güzel olmadı. Eminim ki sizler daha özenli ve güzel yapabilirsiniz.
Sonrasında ise çocuklar ile birlikte eğlenerek yaptık. Hatta dakika tutup en hızlı kim yapıyor oyunu dahi oynadık. Biz nerdeyse 1 hafta ara ara çıkarıp, bu yapbozu yaparak oynadık. Daha sonrasında her oyuncaktan sıkıldıkları gibi bundan da sıkıldılar. Bende kaldırdım. Aradan biraz zaman geçtikten sonra tekrar çıkarırsam eminim ki bir kaç gün yine eğlenerek oynarlar. :)

Bence bu çalışmayı küçük çocuklarınız için bir aktivite çalışması olarak yapabilirsiniz. Tabi onlar için yaşlarına göre parçayı azaltabilir yada çoğaltabilirsiz.  Ben bu yayını sizlere fikir vermek maksatlı yazdım. Hatta bundan sonra bu tarz çalışmaları fırsat buldukça da ekleyeceğim. Çünkü biliyorum ki çoğu anne bu tarz etkinlik fikri almak için googleye aratma yapıyorlar. O şekilde arama ile gelmiş bir kişi iseniz. Buraya da bir göz atmanızı tavsiye ederim. Orada da sizlerin ilgisini çeken çok çalışma var.
Yapacak olanlara şimdiden kolay gelsin ve iyi eğlenceler dilerim.... ;)

3 Ekim 2017 Salı

Miray Su 5 Aylık

Canım kızım kusmuklu prensesim artık 5 aylık bir bebek... Hatta 17 gün sonra 6. ayına girecek Allah'ın izni ile...
Bu ayda kızım kendi kendine agu, gugu, ecu,egü, anii gibi sesler çıkararak keyfinin yerinde olduğunu bildirirken AAA, AHHH, EHHH, IHH diyerek bağır-arakta birilerine seslenip, halinden hoşnut olmadığını kendince anlatmayı öğrendi. Özellikle uykusu geldiğinde eli ile gözüne ve burnuna sürterek öyle yüksek sesli bağırıyor ki. Burada bana ''Anne gel beni rahatlat ya ayağında yada beşiğim de sallayarak uyut. Veyahut meme emdirerek uyut. Ben kendi kendime uykuya dalamadım'' demek istiyor.
Acıkınca ise iki elini birden ağzına sokup şapur şupur emerek bağırıyor.. Burada da ''Çok acıktım. Acil karnımı doyur!'' diyor.
Altı pis olduğu anlarda ise üstündeki kıyafetleri eli ile tutup çekiştirerek bağırıyor. Birde öyle kendi başına kaldığı zamanlarda da bağırıyor ki evlere şenlik. Bu bağırma ise ''Çok sıkıldım.Çabuk yanıma gelip benimle oynayın!'' demek istiyor. Minnoşum maşallah öyle akıllı ki çıkardığı sesler ve vücut dili ile derdini anlatabiliyor. Yada ben onu çok iyi tanıdığım için bebişim lep demeden lep lebi dediğini, anlıyorum. ;)

Miray Su 5 Aylık

Eylül ayı; okul sezonun açıldığı ay olduğu için abileri ile çok meşgul olduğum için 5 aylık konsept fotoğrafını bir hafta geç çekmek zorunda kaldım. Tabi okul sezonuna uygun bir konsept yapmasam olmazdı. Bende hemen yine aklıma gelen ilk nesneler ile bir konsept belirleyip, kızımın fotoğraflarını çektim. Aslında instragram sayfamda daha fazla konseptli fotoğraf paylaşıyorum. Orayı takip ederseniz bu aylık fotoğraf konseptlerinden daha fazlasını bulabilirsiniz.

Okul sezonu demişken kızım 5 aylıkken okula başladı. Özellikle öğlenci olan abisini bırakmaya kesin benimle birlikte gidiyor. Ama abisini almaya havalar müsaade ettikçe gidiyor. Bazen hava çok soğuk olduğu zaman uyutup, büyük abisinin yanına bırakıp gidiyorum. Allah'tan okul yürüme mesafesi ile 10 dakikalık bir mesafede olduğu için abi ile yalnız bir 15-20 dakika kalabiliyor. Yoksa diğer türlü soğuk havalarda, hatta yağmurlu, karlı havalarda dahi yanımda götürmek zorunda kalacaktım. Buda daha çabuk hastalanmasına neden olacaktı. Çok şükür ki bu aya kadar doğumdan kaynaklanan köprücük kemiği kırıklığından başka hastalığı olmadı. Maşallah demeyi unutmayın!

Yukarıdaki fotoğrafta da gördüğünüz üzere artık sırt üstü yattığı zaman hemen yüz üstü dönüp, ellerini öne doğru uzatıp, poposunu kaldırarak arka arka gitmeye çalışıyor. Tabi bizim nazlı prenses kendini fazla yormayı sevmediği için bir iki zorlayıp, sonra hemen kafasını yere koyup, ellerini emmeye koyuluyor.

Dişi henüz çıkmadı. Ama çok kaşındığı belli. Eline ne alırsa hemen ağzına alıp, dişlerine sürtüyor. Hatta emerken dişleri kaşınıyor sanırım. Çünkü bazen damakları ile sıkıp canımı öyle bir acıtıyor ki anlatamam... Önündeki oyuncak yada kaleme uzanıp, eli ile tutup, kendine çekmeye başladı. Artık çıngıraklarını ellerine alıp, sağa sola çarparak kendi ses çıkartabiliyor.

Ellerine yine hayran hayran bakıp, her parmağını ince ince inceleyip, sonra elini ağzına almaya devam; hatta artık ellerine olan ilgisi yanında ayaklarına da ilgi duymaya başladı. Bu ayda özellikle ayaklarını elleri ile tutarak ağzına götürmeyi sık sık yapmaya başladı. Özellikle bezini değiştirirken hemen o boşlukta ayaklarını kaldırıp, ayak baş parmağını hemen ağzına sokup, emiyor.

Daha dün 5 aylık hamilelik günlüğümü yazarken. Cinsiyeti kız mı yoksa erkek mi tam belli olmadığını yazmışım...
Şimdi de kızımın 5 aylık günlüğünü yazdım.
İlerleyen yıllarda da belki kim bilir bu bloğumu yazmaya devam edersem 5 yaş kutlamasını yazarım. Allah onların acısını bana yaşatmasında ben her hallerini buraya en ince ayrıntısına kadar yazmaya varım...