Hayırlı cumalar sevgili okurlar Bursa gezisi yazıma, Bursa da bir başka tarihi eser olan Ulu camiye gitmek istedik... Ama Bursa'nın en büyük eksiği olan levhalar yüzünden Ulu camiyi bulamadık bizde etraftaki esnaflara sorduğumuzda öğrendik ki Ulu camiye giderken Kapalı çarşının içinden geçeceğimiz için araba ile gidersek zorluk çekeceğimizi bu sebepten yürüyerek gitmemiz bizim için daha iyi olacağını öğrenince arabamızı bir yere park edip Yola koyulduk...
Esnafların dediği gibi çok dar sokaklardan geçtik özellikle gezerken fark ettim ki Bursa da kıyafet yönünden Ankara ya göre daha ucuz vede çeşit fazla, bunu görünce her ne kadar Emirciğim 'anne buraya alış verişe mi geldin' diye bana ufaktan sitemde bulunsa da :) ben fırsatı kaçırmayıp dantelli romantik bir tane etek almadan çıkamadım :)) Eee bayanız işte nerede güzel bir şey görürsek illaki onu alacağız başka çaresi yok, yoksa çatlarız :)) Eminim ki bir çoğunuz benim fikrimdedir :))
Ulu caminin alt tarafında bulunan kapalı çarşı
İstanbul'un kapalı çarşısından sonra osmanlı çarşıları içinde en büyük kapalı çarşı kompleksine sahip bir kapalı çarşıymış ama zamanla bu kapalı çarşıya farkı bölümlerde isimler vermişler mesela yorgancılar çarşısı, aynacılar çarşısı, bakırcılar çarşısı, ayakkabıcılar çarşısı gibi... Yukarıdaki resimde kapalı çarşıda iken çekilmiş bir kare...
Kapalı çarşıyı da gezip dolaştıktan sonra ulu camiye doğru yola devam ettik... Veee ulu camiye geldik... Ve şimdi Caminin merdivenlerindeyiz... :)
Yürüyerek geldiğimiz için bizimkiler yorulmuş o sebepten kendilerini hemen merdivenlere atıp oturdular :))
Ulu camiye girmeden önce yine her zaman ki bilgilendirme panelini okudum ve oradaki yazıdan edindiğim bilgiye göre Ulu cami Bursa'nın Ayasofyası olarak da biliniyormuş... Ulu camiye giden kişiler zaten görmüşlerdir 3 tane kapısı var. Bir rivayete göre ''bu kapılardan birinden Hızır Aleyhisselam her gün gelir 'vav' harfi yazan yerden namazını kılarmış'' Artık ne derece doğru onu bilmiyorum ama öyle bir söylenti varmış hatta bununda bir hikayesi var ama şimdi onu anlatmayayım eğer ki aranızdan merak eden olursa bana sorun o zaman anlatırım...
Ayrıca bu caminin içinde bir tanede havuzlu büyük bir şadırvan var yukarıdaki resmin arka tarafından gözüküyor... Bu şadırvanın suyu ulu dağdan geliyormuş...
Ulu cami Buras'nın en büyük tarihi camisi, içi o kadar çok geniş ki her köşesinde ayrı bir sanat eseri vede tarihi güzellikler var. İnsan bu tür tarihi camileri gördükçe ister istemez şuandaki günümüz ile kıyaslayıp 'ecdat yapıyormuş camiyi' diyor. Çünkü şuanda günümüzdeki camileri ne kadar sıradan vede küçük yapıyorlar... En azından benim yaşadığım tokideki cami öyle, henüz daha 10 senelik dahi olmayan caminin dış cephelerindeki boyalarda dökülme var... Bu cami ise 1399 yılından bu yana ayakta olan bir cami... Acaba şuanda günümüzdeki camiler kaç sene ayakta kalır bence bu tartışılması gereken bir konu çünkü bence bir 100 sene ayakta kalması bile bir mucize olur diye düşünüyorum... :(
Yine caminin içinden bir başka kare, sizlerinde resimlerden anladığınız gibi caminin her duvarında ayrı bir yazı vede levha var kim bilir oralarda neler yaşandı vede nasıl yapıldı?...
Yukarıdaki levhada ne kadar büyük vede güzel bir hat sanatı mensup, bu levha sert ceviz ağacından hiç çivi kullanılmadan yapılmış...
Bu resmide aslında yukarıdaki levha ile çekmek istedim ama becerememişim :) anlaşılan fotoğraf çekme konusunda daha çok eksiğim var...
Bursa Ulu Cami’nin içi bir hüsn-i hat sergisi gibi. Duvarlar ve kalın ayaklar hatlarla bezenmiş. İnsan o caminin içinden hiç çıkası gelmiyor insana bir huzur vede sakinlik veren birde havası var...
Ulu cami vede kapalı çarşı gezimizi de tamamladıktan sonra iyice yorulduğumuz için ister istemez kaldığımız yer olan Kumlaya döndük... Bir sonraki yazında Kumla hakkında bilgi verip kaldığımız yeri sizler ile paylaşacağım beklemede kalın...
Hoşça kalın.