31 Ağustos 2012 Cuma

İSTANBUL GEZİSİ 1. KISIM

Merhabalar arkadaşlar,
su aralar pek blogla ilgilenemedim nedeni de sizlerinde bildiği gibi bu 20 günlük tatildir. :) Bu süre zarfında Konya, İstanbul vede Haymana gibi yerlere gittim daha önceki postum da Konya tatilinden bahsetmiştim. Şimdi de sizlere İstanbul tatilinden resimlerle birlikte bahsetmek istiyorum.

İstanbul'a otobandan değilde normal şehir içi yolundan gittik. Çünkü diğer şehirleri de gezerek gitmek istedik :))
Ankaradan İstanbul a gidenler bilir şu meşhur Bolu dağından geçtik. Orada ki manzara çok güzeldi bayıldım... Haaa bu arada bir o kadarda ürkütücü idi dağın tepesine gelince manzarayı izlemek için arabayı durdurup indik. İlk başlarda aşağıya bakamadım. O kadar yüksekti ki aşağıya bakınca midem bulandı. Yükseklik korkumun olduğunu biliyordum; ama bu kadar çok olduğunu bilmiyordum. 



Nasıl sizce de manzaralar şahane değil mi?



Bu resmi çekinmek için o kadar çok çaba harcadım ki anlatamam:) en son bu kısmına gelip resim çekinebildim.


İstanbul'da karşıya feribotla geçtik Şimdi de size feribotta iken çekindiğimiz resimleri göstermek istiyorum.





İstanbul'a bu şekilde geldik otelimiz Emin önünde idi. Daha sonraki postlarımda da sizlere gezdiğimiz yerlerden bahsedeceğim. Beni takipte kalın :)

24 Ağustos 2012 Cuma

Konya tatilinden kareler

Merhabalar sevgili okurlarım.
 ben yokken aramıza yeni arkadaşlar katılmış :)) onlara hoş geldiniz diyorum ve 8 günlük Konya gezimi anlatmaya başlıyorum.... Haaa bu arada baştan söyleyeyim ben bu bir haftalıkta öyle Konya'nın tarihi yerlerine gitmedim. Tatil az olduğu için ailemle geçirdim. Çünkü Konyalı olduğum için daha önceden oralara bir sürü kez gitmişliğim olduğu için tatilimi Konya'nın ilçesi vede köyünde geçirdim.

İlk olarak kuzucuklarımın vede yeğenimin güzel vakit geçirdiği anlardan başlamak istiyorum.


İneğe yaprak verirken halleri :)) Emir, ilk önceleri korktu yaklaşamadı ama daha sonraları alıştı yaklaştı. Ama Efem bir türlü ineğe yaklaşamadı:)) en çok bu şekilde ineğe yakın olabildi daha fazla yakınına gidemedi:))


İneğin dilini uzatışını görüyormusunuz...



Evimiz kocaman bahçeli 3 katlı bir ev insan orada vakit geçirirken sanki ruhunu dinlendiriyormuş gibi oluyor. Özellikle de bahçesinde kuş sesleri eşliğinde çay içmek bir başka güzel oluyor.:))


Bahçesinden üzüm yaprağı toplarken...


 Ağacın dalından yeşil elmaları toplayıp yemek, o elmayı sanki bir başka lezzetli yapıyor....::)


Arife günüde İlçeden Köye geçtim. Çünkü o gün sabah Peygamber efendimizin sakalı şerifini getirdiler onu görmek nasip oldu. Allah'ım o ne mübarek bir koku, o  nu izlemek ne güzel bir duygu, onun bohçalara sarılışını izlerken o ne hisli bir duygu göz yaşlarıma engel olamadım.. Allah'ıma şükürler olsun ki yakından görmek nasip oldu bu sefer arada cam olmadan çıplak gözle gördüm. Sizler için fotoğraf çekmek istedim ama izin vermediler.:(



O akşamda iftar yemeği verdiler. Tüm hem şeriler aynı anda birlikte yemek yedik. Uzun zamandır göremediğimiz akrabalarımızı görmek nasip oldu...Burdan derneğe bir kez daha teşekkür etmek istiyorum çok güzel bir şeye vesile oldular.




Babamla birlikte otururken :) Canım babam seni şimdiden özledim...


Kardeşim vede kuzenimle birlikte otururken.



Veee sizlere son olarak bayram kombinimi göstermek istiyorum Efe ile birlikte :) Emiri de çekmek istedim ama Emiri bulmak ne mümkün tüm gün eve yemek yemek için gelmek haricinde hiç gelmedi. Çocuklarla birlikte şeker toplamış vede torpita mı diyorlar adını tam olarak bilmiyorum ama işte onları patlatmışlar. Tabi ben bunları öğrenince yüreğim ağzıma geldi ama herneyseki Allah'a şükür hiç bir kaza geçirmeden sapa sağlam Konya tatilimizde bitti.

Bayramın 3. günü de sabahtan İstanbul'a gittik 3 günlük bir İstanbul gezisi yaptık onunla ilgilide bol fotoğraflı postlarıda ileriki zamanlarda paylaşacağım...

Şu anda da izninizle biraz daha dinleneceğim Çünkü eve gece saat 4 de geldik.  İstanbul da öyle çok gezmişiz ki ayaklarım halen sız sızlıyor....


11 Ağustos 2012 Cumartesi

TOKİDEKİ SES TATİLE ÇIKIYOR VE GÖMLEK YAKASI SÜSLEMESİ....

Yolcudur abbas yol versen durmaz sözü şuan tam bana göre uyarlanmış:))  bu sene ki tatilim biraz geç oldu ama, olsun geç olsunda güç olmasın...


Yarın saat 17.00 de Konya'ya gitmek için otobüse bineceğim her ne kadar da otobüs yolculuğu beni korkutsa da mecburen otobüsle gideceğim. Çünkü eşim halen çalışıyor o izne bayramda ayrılacak o izne ayrılana kadar bende ailemi ziyaret etmek, hemide Konya da gezip kafa dağıtmak istiyorum. Bayramın ikinci  günü geri dönüp eşimle birlikte İstanbul'a 3 günlüğüne tatile çıkacağız. Ordan dönüşte de Haymana kaplıcalarına gideceğiz 2 günlüğüne :)

Hımmm bu arada ben İstanbul a ilk defa gidiyor olacağım o yüzden aranızda İstanbullu kişiler varsa nerelere özellikle gideyim bana bilgi verirlerse çook sevinirim...:)

Yani anlayacağınız canlar ben Eylül 1 ine kadar tatilde olacağım sürekli bir yerler gidip geliyor olacağım o yüzden buralara pek giremem fırsat buldukça yazmaya çalışırım ama pek zamanım olmaz. O yüzden buralar size emanet arada gelip benim bloğumada uğrayın boynu büküp bırakmayın:) Tamam mı bak söz verdiniz:)) ha hahaaa....

Yazımı sonlandırmadan önce sizlere en son yaptığım gömlek yakası süslemesi çalışmasını da göstermek istiyorum.


Saten, düz sade bir gömlekti yakasına krem inci boncukla işleme yaptım biraz renk katsın istedim. Sizce nasıl olmuş? bu şekilde güzel mi yoksa daha başka renklerde katayım mı? Biliyorum bende çok soru sordum sizlere ama son kezde şunu demek istiyorum ki acaba gömleğin kollarına da bu şekilde işleme yapsam mı? abartı olmaz mı ki?:)


Yakından gözüküşü de bu şekilde, fotoğrafı şimdi çektiğim için pek net değil ama neyse artık nasıl olsa anlaşılıyor.

Dönüşte sizlere bol fotoğraflı tatil post hazırlayacağım inşallah:)) beni izlemede kalın....


9 Ağustos 2012 Perşembe

BUNA KİM DUR DİYECEK?


 Her gün kalktığımda bu şehit haberlerini duymaktan ve görmekten bıktım, artık daha ne kadar ana kuzusu bu yolda heba olacak? Şu tokinin yaptığı karakollar artık ne zaman bitecek? tüm buna benzer soruların cevabını öğrenmek istiyorum...Ayrıca da biliyorum ki benim gibi tüm Türk evlatlarının da merak ettiği sorular bunlar. Ama sosyal medya da, haberlerde sürekli bir laf kalabası yapıyorlar net bir şey söylemiyorlar.
Evet, zaman herkesin elini taşın altına koyma zamanı değil mi? Her gün bu acıları artık yaşamak istemiyoruz. Her şehit haberlerinden sonra sürekli aynı isyan, aynı durum tespiti ve aynı yorumlar içerisindeyiz. Bir evlat hiç kolay yetiştirilmiyor hele ki orada şehit olan vatan evlatlarımızın ailelerinin ekonomik durumları göz önüne alınırsa kıt kanaat geçinen bu insanların kendi üstüne almayıp kendi boğazından kısıp bin bir zorlukla yetişip büyüttüğü bu gencecik ana kuzularının ölmesini kabullenemiyorum.. 


Ne yazık ki devlet büyüklerimizin bu konuda yeterince duyarlı olmadıkları aşikar.. Bu acıyı gerçekten yaşayan ve bunların son bulmasını isteyenler sadece ve sadece kararlılık mesajları vermek yerine bu ülkenin gücüne yaraşır bir şekilde ne gerekiyorsa yapmalıdır. Burdan TOKİ Yönetmenliğine sesleniyorum:  'Lütfen artık kendimize yakışan şekilde şu karakolların yenilenmesini en kısa sürede bitirelim. Gerekirse demiyorum 24 saat aralıksız ne kadar çağ dışı durumda olan karakol varsa en modern şartlarda yapımına başlansın.'  Devlet büyüklerine sesleniyorum:  'Birazcık vicdanınız varsa bu halkın feryadına artık kulak verin ve bundan sonra başka ana babaların yüreğinin yanmaması için ve gencecik vatan evlatlarının şehit olmaması için acelelikle gereken adımları atın.'

 Ödenek sorun diyorsanız zaten hayatımızda ödemediğimiz vergi yok ki bu seferde vatani görevini bizim rahat etmemiz için yapan askerlerimiz için ödeyelim bu yüzden bizden temin edin bu karakolların ödeneklerini ben payıma düşen neyse son kuruşuna kadar hakkımı helal ederek öderim. Yeter ki siz yapın.. Allah hiç kimseyi evlat acısı ile sınamasın tabi ki ama bunun için üzerimize düşen millet olarak neyse bizde taşın altına elimizi sokalım zaman kaybetmeden.!


 Son kez şunuda demek istiyorum ki artık hiçbir ana ağlamasın!


6 Ağustos 2012 Pazartesi

KABUS BİR JAPON FİLMİ

En son yazdığım, tokideki sesden özet postunun sonunda da yazdığım gibi eşimi zorla kaldırdım:) veee filmimizi izledik Bu sefer ki film bir japon korku ve gerilim filmi idi:) filmin ismi kabus, beğendim mi? derseniz yok bu sefer pek beğenmedim. 

Ben normalde de japon filmler inideki dönüşlü filmler varya genellikle herkes çok beğenir, işte ben o filmleride pek beğenmem. Ama o çok beğenenlerin içinde de eşim ilk sırada yer alır  :)) tam bir jackie chan hayranıdır onun tüm filmlerini soluksuz izler:)) Yani o derece bir fanatiktir.

O sebepten bende onun istediği gibi japon filmi ama benim izlemem açısından bu sefer japonların korku filmini açtım. Biz ailecek ilk defa japonların korku filmini izledik ama eşimin tabiri ile yazıyorum 'bu japonlar korku filmi filan yapmasınlar en iyi dövüş filmlerine devam etsinler' o öyle dedi ona göre korku filmi pek başarılı olmamış. Bende eşime katılıyorum ama sadece filmin başarılı olmamasına yoksa bana göre dövüş filmleride başarılı değil.:))

Her neyse ben sözü uzatmadan filmin konusu hakkında ufak bir bilgi vereyim belki merak edip izlemek isteyen olur. Filmin Konusu: “Rahat batıyor bana bu hayatta” diyerek intihar yolunu seçmiş insanların, eylemi gerçekleştirmek için duygusal destek alma amaçlı, internetten buldukları “0” adlı kişiyi cep telefonları ile arayıp, intihar yerine cinayete kurban gitmeleri oluşturuyor. İlk cinayetin ardından olay mahalline gelen polisler, olayın intihar olduğunu kabul etseler de içlerinden yalnız biri, göreve yeni atanan ve daha önce cinayet bürosunda hiç çalışmamış kadın dedektif, bazı delilleri ve cep telefonundaki numarayı göz önüne alarak olayın cinayet olabileceğinden şüpheleniyor. İşte bu esnada insanların rüyalarına/bilinçaltına girerek, onlara bir anlamda yardım etmeye çalışan, yalnız bu iş esnasında müthiş acılar çektiğine şahit olduğumuz Ryuhei Matsuda’nın canlandırdığı “nightmare detective” karakterimiz de öyküye ortak oluyor
 
Şimdi de filminden bir iki kare resim göstermek istiyorum.


Bu kişi o '0' kodlu seri katil olan sapık, Şuan telefonda intihar etmek isteyen kişiyi öldürmek için onun rüyasına girmiş onu öldürmeye hazırlanıyor.

 '0' ın son anları hastanede en sonda bu şekilde ölüyor. Çünkü dedektif kadının rüyasına giriyor ama orda bilinç okuyan nightmare detective sayesinde katili alt edip yeniyorlar. Filmin sonu mutlu son, dedektifle bilinç okuyan adam arasında bir aşk başlıyor:)) en çok bu sahneye bayıldım.

Hepinize öpücükler.

5 Ağustos 2012 Pazar

TOKİDEKİ SESDEN ÖZET:)

İyi geceler sevgili tokideki sesi okurları,
 bundan sonra bloggerler demeyeceğim çünkü biliyorum ki beni okuyan kişilerin hepsi blog yazarı değil blog yazmayan ama beni takip eden okurlarımda var onlara haksızlık olmasın demi ama:))

Tokideki ses bu aralar ne yapıyor? aslında bu aralar pek bir şey yapamıyorum genellikle gündüzleri uyuyorum:) ev işleri, yemek faslı derken vakit öylece geçiyor haaaa:)) unuttum birde benim kuzuların peşinde koşturmaca şeklinde devam ediyor. Akşam ise iftardan sonra sofrayı alel acele kaldırıp akşam namazını kılıyorum, ardından camiye teravihine gidiyorum. Allah'ıma şükürler olsun ki bu sene teravihimi kılabiliyorum. Evlenmeden önce devamlı kılardım ama evlendikten sonra benim kuzucuklar peş peşe olduğu için pek fırsat bulamıyordum. Ama artık onlarda büyüdüğü için yanımda camiye götürüyorum. Camiye eşim, ben ve çocuklar hep birlikte gidiyoruz. :)) 

Bende günler bu şekilde gidiyor halen tatile çıkmadık bayramdan sonra tatile çıkacağız nereye gideceğimizi vede ne yapacağımızı anlatan bir post yine yazarım takipte kalın canlar:))

Bu günlerde arada elime oyalanmak maksatlı vakit geçsin diye yaptıklarım. Resimlerini şimdi çektiğim için pek net değil ama :( artık kusura bakmayın.

 Evde olan kumaşlardan bir sürü yoyo gülleri vede fiyonk yaptım bunlar bir kısmı şuanda boş olan yerleri olmayanlar, bazılarını broş olarak bazılarını da çanta süsü olarak kullanıldılar bile.

 Bu da kurdeleden ilk defa yaptığım kurdele çiçek pek güzel olmadı ama zamanla elim alışırsa daha güzel yapabilirim.:)


Bileklik de yaptım kurdelenin aralarına siyah boncuk geçirdim. Öyle basit bir şey ama bilekte hoş duruyor ben beğendim birkaç çeşit daha yapacağım bu seferde aralarına inci koyarak yapmak istiyorum. Bakalım o şekilde nasıl olacak yapınca sizlere gösteririm.

Şimdilik benden bu kadar şuana eşim uyuyor onu kaldırıp sahura kadar birlikte film izlemeyi düşünüyorum:)  Onu kaldırmak için çay çerez, cips hazırlamam gerek yoksa onu kaldırmak bir ölüm bu şekilde kaldırırsam ancak kalkar:))

Hepinize öpücükler.

1 Ağustos 2012 Çarşamba

KIYMIK (BİR GERİLİM FİLMİ)

Merhabalar, bugün size en son izlediğim filmden bahsetmek istiyorum. Beni sürekli takip edenlerinde tahmin edeceği gibi yine bir gerilim filmi izledim:))


Ama ne yapayım bende gerilim tarzı filmleri seviyorum. Benim izlediğim film beni içine çekmeli vede acaba sonunda ne olacak diye merak uyandırmalı. Hani şu başından sonun ne olacağı belli olan filmler varya onları izlemekten hiç zevk almıyorum hatta kimi zaman bu tür filmleri izlerken koltuk üstünde uyuyakalıyorum..:))

 Eveeeet şimdi size isterseniz bu filmin konusu hakkında biraz değineyim. İzlemeyenler için bir ön bilgi olsun hepsini anlatmayacağım ki sizde sonunu merak edin:)) eeee filmin tadıda öyle çıkar ama demi.

Kıymık filmin ismi bu, filmde Genç bir çift romantik bir hafta sonu tatili için ormana kamp yapmaya gider fakat polisten kaçan bir tutuklu ve kız arkadaşı tarafından rehin alınmalarıyla tatil tam bir kabusa dönüşür.  Şans eseri bir araya gelen bu iki çift, kimsenin uğramadığı ücra bir benzin istasyonunda hayal bile edemeyecekleri dehşet dolu anlar yaşayacaklardır.


Polisten kaçan adam bu kişi rehin aldığı kişileri arabaları ile giderken arabanın tekeri patlıyor. Arabanın tekerini değiştirirken eline bir kıymık batıyor bu kıymık adamın sonu oluyor. Çünkü o kıymık bir tür virüsmüş vede adamın damarlarına zamanla yayılıyor.

Şimdi de size filmden bir iki kare göstermek istiyorum.


Film güzel ben çok beğendim başta da yazdığım gibi eğerki korku vede gerilim seven varsa aranızda izlemenizi tavsiye ederim.

Hepinize öpücükler.