29 Şubat 2012 Çarşamba

YATAK ODALARI İÇİN DUVAR KAĞIDI ÖRNEKLERİ

Evimde bir değişiklik istiyorum, evet bu söz son zamanlarda sürekli aklımdan geçirdiğim ama bir türlü gerçekleştiremediğim bir düşünce havaların güzelleşmesini dört gözle bekliyorum  'lütfen lütfen düzel artık' diye sürekli gözüm havanın üstünde :)) 

bana kalırsa hava bu şekilde iken en azından salonu badana yapmak istiyorum. Ama eşim, olmaz olmaz diye tutturuyor biraz daha bekle daha ne kadar bekleyeceksem :(

Değişikliğe gelince ben tüm evi duvar kağıdı ile kaplamak istiyorum ama eşim olmaz boyayalım diye salon için boyaları aldı bile, ama bakalım onu ikna edebilirsem en azından yatak odasını duvar kağıdı ile kaplamak istiyorum.

Netten duvar kağıtlı yatak odası modelleri araştırmaya başladım bile:))



Şimdi size de benim beğendiğim birkaç modelleri göstereceğim bakalım sizler hangisini beğeneceksiniz.




































Bana Ulaşabileceğiniz Diğer Sosyal Hesaplarım

28 Şubat 2012 Salı

trençkot modelleri

Seksi ve kesinlikle zamansız... Hafif ama güçlü bir duruşa sahip... Her ortama uyum sağlayan trençkot, sadece bir "sevgili" değil, sizleri her mevsim yalnız bırakmayan sadık bir dost.

En basit bir kombinasyonun üzerine giyildiğinde bile (ki bence hep öyle giyilmeli) sizleri stil sahibi göstermeye yetecek kadar güçlü bir parça trençkot. Her mevsim giyiliyor olması, bu giysiyi tasarımcıların ve moda markalarının da gözdesi yaptı.

Vitrinlerde yerini alan kış temalarında kuşaklı, iri düğmeli, kısa ve uzun kollu olarak rastladığımız trençkot, baharın vazgeçilmezlerinden.

Şimdi de size birkaç trençkot modeli buldum ünlü birkaç markanın modelleri ben bayıldım:))













































Bana Ulaşabileceğiniz Diğer Sosyal Hesaplarım

27 Şubat 2012 Pazartesi

ARABA SÜRMEYİ BİR TÜRLÜ ÖĞRENEMEDİM

Olmuyor, olmuyor, olmuyoooooor! arkadaşlar şuanda kendime çook kızıyorum bu kadar beceriksiz olunmaz diyerekten hani bir masal vardır ya pamuk prenses ve yedi cüceler o masalda ki cadı karakteri  'ayna ayna söyle bana bu ülkede benden daha güzeli var mı?' diyor ya bende şuan kendime 'ayna ayna söyle bana bu dünyada benden daha beceriksizi var mı?' diye aynaya sormak istiyorum. Ama ben cevabının cadı gibi yok denmesini istemiyorum ben tersini var olmasını istiyorum.

Şimdi bana doğal olaraktan soracaksınız ne oldu neden öyle diyorsun diyerek-ten neden mi öyle diyorum ben beceriksizim çünkü araba sürmeyi bir türlü öğrenemedim.

Zavallı eşim benim araba sürmemi benden daha çook istediği için, her pazar en az yarım saat arabayı bana verip öğretmeye çalışır. Ama nafile olmuyor, olmuyor:((

Bizim evimiz şehirden biraz uzakta sakin bir yerde olduğu için, araba kullanılmaya müsait yerler var. Ben oralarda dolaşarak sürmeye çalışırım ama hiçbirinde de güzel tamamen arabaya hakim olarak süremem. Ancak yanımda eşim olacak o bana söyleyecek 'şöyle yap böyle yap' diyerekten.

Bu pazarda eşim bana 'yok sen buralarda sürmeyi öğrenemeyecen' dedi bana arabayı ana yolda verdi etrafımdan arabalar vızır vızır geçiyor bende çok tırstım ' Olmaz olmaz aşkım verme ben yapamam' dediysem de beni dinlemedi. 'Yaparsın sen ancak bu şekilde cesaretlen-irsin' dedi. Arabayı bana verdi vermesine de, ama yine olmadı :(( ben sürücü koltuğuna oturur oturmaz resmen elim ayağım titriyor özellikle de yanımdan araba geçerken bende bir panik 'aşkım aşkım ne yapmam gerek' diyerek avaz avaz bağırıyorum.

Kendime olan güvenim resmen gitti. Sanki hiçbir zaman araba sürmeyi öğrenemeyecekmişim gibi geliyor. Trafiğe kendi başıma çıkıp araba kullanamayacağım herhalde :((

Arkadaşlar sizlerin arasında araba sürmeyi bileniniz var mı?  Varsa eğer nasıl öğrendiniz?  Trafikte sürmeye nasıl cesaret ettiniz?  Lütfen bana fikir verin?


Bende böyle trafiğe çıkmak istiyorummmm:((





Arkadaşlar Hindistanlı kadınlar erkelerden daha iyi araba süre-biliyorlarmış bunu biliyor muydunuz?
bak şimdi onları kıskandım ne yani onlar bizlerden daha mı cesaretliler?







Bana Ulaşabileceğiniz Diğer Sosyal Hesaplarım

24 Şubat 2012 Cuma

NAMAZ




Namaz nedir, namaz dinin direği ibadetlerin en üstünüdür. Yüce Allah'a karşı en önemli ibadet görevimiz günde 5 defa kıldığımız namazlarımızdır. Ergenlik çağına gelen, her müslüman için günde 5 vakit namaz kılması farzdır.

Namaz bizi yaratan, yaşatan, sayısız nimetlerini veren Allah'a karşı bir kulluk görevimizdir. Şöyle düşünecek olursak  misal bir yerde çalışıyoruz o iş yeri bize maaş veriyor. Onun verdiği maaşa karşın en az yarım günümüzü o iş yeri için çalışarak geçiriyoruz. Neden peki, verdiği maaşa bir teşekkür için veya borcumuzu ödemek için değil mi. peki bize etrafımızdaki  her şeyi  veren en önemlisi olarak sağlıklı bir vücut veren Allah'a nasıl  teşekkür ediyoruz veyahut borcumuzu ödüyoruz.

Yüce yaradan bizden sadece onun için secdeye eğilip 5 vakit namazımızı kılmamızı istiyor. Üstelik bu kıldığımız namazların Allah'a hiç bir faydası yok onuda kendimiz için yapmamızı istiyor. Çünkü namaz kılarak cennete girmemiz ve de kalp temizliği için istiyor.

Eğlenceler, dünya hayatının meşgaleleri bize hastalık verirken namaz kılmak hastalıklarımıza ilaç gibi tesir ediyor. Kalbimiz rahatlıyor. Üzüntümüz hafifliyor. Elemlerimiz geçiyor. 

Namaz kılanlar Allah'ın emrini yerine getirmiş kulluk borçlarını ödemiş ve Allah'ın hoşnutluğunu kazanmış. Dünya ve ahiret mutluluğunu kavuşmuş olurlar. 



Dostlarım yemek yemek, su içmek, uyumak nasıl vücudumuz için gerekli şeylerse namaz kılmakta hepimiz için öyle olmalı.

HEPİNİZE HAYIRLI CUMALAR...






Bana Ulaşabileceğiniz Diğer Sosyal Hesaplarım

20 Şubat 2012 Pazartesi

BİR PAZAR GÜNÜ

Merhabalar, ben size bizim evde pazar günlerinin, yerinin ayrı olduğunu söylemiştim ya işte bu pazar pek de öyle değildi. Aslında bizim planlarımıza göre, salonu badana yapacaktık ama ne yazık ki gerçekleştiremedik.


Size bir postum da bu poşetlerin içinde sizce ne var diye sormuştum ya; işte o poşetlerde badana için malzemeler vardı. Ama maalesef dün hava kötü olduğu için cesaret edemedik, soğukta çocuklarla kendimizi hasta ederiz diyerekten, artık başka pazarlara kaldı.

Cumartesi akşamı ise yine geleneği bozmadık filmimizi izledik bu sefer iki film izledik ' Maymunlar cehennemi başlangıç' vede '72.Koğuş' 






Maymunlar cehennemi başlangıç, izlemeyenler için bir ön bilgi vereyim film hakkında, büyük bir laboratuvar da    maymunlara b-12 virüsü vurarak deney yapıyorlar ve bu deney sonucu maymun çok akıllı oluyor diğer maymunlara da öncülük yaparak o laboratuvara baskın yapıyorlar. Film bu çerçeve içinde gelişiyor çok güzel bir, bilim kurgu izlemenizi tavsiye ederim. 










72. koğuş, bu filimde de eskiden hapis hayatında ne kadar zorluklar geçirdiklerini anlatıyor. İnsanların bir dilim ekmek için nasıl insanlıklarından çıktığını hayvanlaştıklarını anlatıyor özellikle bir sahnede hapishaneye atanan yeni müdürün erkek mahkumları soğuk kış gününde çırılçıplak hortumla soğuk suda yıkatıyor o sahnede resmen tüylerim diken diken oldu dram sevenler için güzel bir film.

Bir pazarı da böylelikle geçirmiş olduk herkese sevgiler...:)


Bana Ulaşabileceğiniz Diğer Sosyal Hesaplarım

18 Şubat 2012 Cumartesi

BOLERO

Herkesin bir hobisi,becerisi,yeteneği vardır ya işte benim yeteneğimde örgüdür tığ ve şişle çok değişik enteresan şeyler örerim. Örgü dergilerinden gördüğüm şeyleri bir hevesle başlarım ama çoğunun sonucu gelmez hemen sıkılırım. Herhalde bu huyum koç burcu olduğum için, çok maymun iştahlıyımdır neyse sözü fazla uzatmadan mevzuya geçeyim.

En son sizlerle de paylaştığım sevgililer günü için ördüğüm çiçeklerden başka hiç bir şey örmemiştim, Bazı blogcu arkadaşların yeteneklerini değerlendirerek çok güzel şeyler yaptıklarını gördüm. Heveslendim birazcıkta kıskandım :)),,, şaka şaka


Bende artmış ipleri, öyle başlayıp bitiremediğim daha doğrusu bitirmediğim şeyleri koyduğum bir kutu vardır. Onun içini karıştırırken içinde yarım kalmış bir bolero dikkatimi çekti . Sanırsam ben bu bole-rayı bundan iki yıl önce başlamıştım ama çabuk sıkıldığım için tamamlamadan bırakmıştım işte o bole rayı tam şimdi de kış badilerimin üzerine giyebilirim diye düşünerek tamamlamaya karar verdim. Vede tamamladım bakalım beğenecek misiniz? :)








Fotoğrafını şimdi çektiğim için ışıktan dolayı tam net çıkmadı kusura bakmayın.

Bole ramın kenarlarına sizce böyle inciler yerleştireyim mi? yoksa boş mu kalsın arkadaşlar fikirlerinizi bekliyorum.



Bana Ulaşabileceğiniz Diğer Sosyal Hesaplarım

15 Şubat 2012 Çarşamba

SEVGİLİLER GÜNÜ SÜPRİZİ

Sevgililer günü ben bugün için çok önceden beri hazırlanıyordum burdan bakabilirsiniz. Ben hazırlanıyordum hazırlanmasına ama itiraf edeyim ki eşimden hiç bir şey beklemiyordum. Şimdi yine bir sürü bahanelerle hediye almadan gelecek diye düşünüyordum ama her şeye rağmen ben yine de soframı hazırladım mumlarımı yaktım hediyemi elime aldım onu bekledim.

sevgililer günü sürprizi, sevgililer günü masası, sevgililer günü hediyesi,sevgililer günü




Eşim geldi masayı görünce önce sevindi sonra da suratını astı ve bana bakarak   'Aşkım ben hediye alamadım hava çok kötü olduğu için dışarı çıkamadım' dedi. O kadar ciddi söyledi ki bende inandım. Zaten demiştim ya hediye almasını hiç beklemiyorum diye, neyse fazla uzatmayayım biraz moralim bozuldu ama :( kendimi çabuk toplayıp çorbayı servis ediyordum ki bizimki elinde bir küçük hediye kutusu bana uzatıyor . O anda o kadar çok şaşırdım ki bir anda öylece elinde ki kutuya  bakakalmışım sonra bir anda irkildim elindeki kutuyu alıp hemen içine baktım içinde iki çift çok şık bir küpe duruyordu. Canım benim çok zevklidir zaten zevkine her zaman hayran olmuşumdur.


sevgililer günü sürprizi, sevgililer günü masası, sevgililer günü hediyesi,sevgililer günü





sevgililer günü sürprizi, sevgililer günü masası, sevgililer günü hediyesi,sevgililer günü




Pazar gününden başka güzel bir günümüz daha geçti. Ama sevgililer günü kutladığımızdan değil, o bahane bizim niyetimiz birbirimizi ne kadar çok sevdiğimizi göstermektir.Eeee bende de biraz romantiklik var tamam tamam itiraf ediyorum biraz değil çok, onun için hiç bir günü atlayamıyorum. Evlilik, doğum, sevgililer, tanışma,nişanlanma yıl dönümleri gibi bütün bu özel günlerin benim gözümde yerleri farklıdır. O günlerde illaki bir şeyler yapmalıyım yoksa kendimi kötü hissediyorum.




Bana Ulaşabileceğiniz Diğer Sosyal Hesaplarım

11 Şubat 2012 Cumartesi

ANNE ÖZLEMİ

Anne sıcaklığı ve de anne kokusu nasıl bir şey?  Evet ben bu  soruyu kendime sık sık sormuşluğum vardır. Cevabını ise hiçbir   zaman doğru düzgün bulamadım.

Ben 12 yaşında annemi kan kanseri denilen illet bir hastalık yüzünden kaybettim :(  2 senede devamlı hastanelerde tedavi altında olduğu için 10 yaşında annesiz kaldım. Bu benim için o zamanları utanılacak bir durumdu çocukluk aklı işte, annem yok annem öldü demeye utanırdım hep saklanırdım. Ancak mecburi kalırsam söylerdim yoksa söylemezdim. Ne zaman anneler  günü olursa o gün okula gitmezdim. Sırf okuldaki arkadaşlar annene ne hediye aldın diye bana soracaklar ve de kendilerinin annelerine ne  aldıklarını anlatıp o günü nasıl geçirdiklerini anlatacaklarını bildiğim için gitmek istemezdim. Tabi ki  bu durumu bu şekilde ailem anlatmakta  hoş  olmayacağı için hep hasta numarası yapar gitmezdim. Şimdi bazen düşünüyorum da ben anne eksikliğini çok hissetmişim.

Bazı geceler konuşma ihtiyacı hissederdim, bir şeyler anlatmak, dertleşmek isterdim. Ama dertleşecek kimseyi bulamazdım. (Çünkü ben ailenin en büyük çocuğuyum benim ne ablam ne de abim var  en azından annem yerine onlara anlatayım dersem) O yüzden bende yorganın altına girip saatlerce ağlardım . Ve sürekli şunları söylerdim kendi kendime  Allah'ım benim annemi neden erkenden aldın neden bana annesiz yaşamayı layık gördün diye bu şekilde ağlarken uyur kalırdım.rüyamda da annemi görür, ona 'ANNEM' diyip  sıkıca sarıldığımı görürdüm artık nasıl sarılıyorsam  sabah kalktığımda halen o hissi yaşıyor olurdum. Unutmamak içinde sürekli aklıma getirirdim.

Anne, kelimesi hayatım boyunca  doğru düzgün söyleyemediğim  ama küçük yaşımdan beri bana bu kelime söylendi. Benim birde benden 7 yaş küçük kız kardeşim vardı  annem öldüğünde o daha küçük olduğu için babaannem ablan senin annen sayılır bundan sonra ona anne de dedi . Kardeşimde beni hep öyle gördü. Şimdi halen öyledir . O anneye ihtiyacı olduğu zaman hemen beni arar o hissi duyguyu bende yaşar. Biz kardeşimle abla kardeş gibi değilde anne kız gibi ilişkimiz vardır. Ben sürekli onu kollar,onu düşünür, onun için bir şeyler yapmaya çalışırım.Bu hayatım boyunca hep böyle oldu sanırım böylede devam edecek. Ama bakın Allah var kardeşimde bu durumun farkında sürekli beni takdir eder ve  bana
-Abla sen benim hep küçük annem oldun hakkını ödeyemem der.( Canım kardeşim benim)

Şimdi ise evliyim 2 tane çocuğum var,şimdi bana diyeceksiniz ki  eee artık unutmuş şundur anneni, bak sende anne olmuşsun diyeceksiniz siz demeden ben diyeyim ki  halen o acıyı sürekli yaşarım ilk günkü gibi , yüreğimde bir şeyler cız eder. :(

Blogcu arkadaşların yazdığı Gamze  annenin durumunu okurken  ilik kanseri olduğunu okuyunca devamını okuyamadım. Boğazımda bir şeyler düğümlendi,gözlerim doldu o eski günleri sanki tekrar yaşar gibi oldum. Eğer annesi ölürse  o çocuğun neler yaşayabileceğini düşündüm.Benim yaşadığım duyguları, anları o da yaşayacaktı onun için ona sürekli dua ettim' Allah'ım onu annesiz bırakma, o acıyı ona yaşatma,ona yardımcı ol' diyerek

Başınızı daha fazla ağrıtmak istemiyorum o yüzden kısa kesiyorum şimdi bana, kısa kesmen buysa diyeceksiniz ama ne yapayım içimi dökmem lazımdı. İnanın kaç gündür yemek yiyemiyorum, hani içinize bir şey oturur da sizi daraltır,sizi sürekli boğuyor gibi gelir ya  aynen öyleyim. Ben de bu yüzden içimden bu yazıyı yazma ihtiyacı geldi.

Burdan tüm annesi yaşayan arkadaşlara sesleniyorum. Annenizin kıymetini bilin onlara sarılıp öpün . İzninizle sizden bir şey isteyeceğim annenizi benim içinde öper misiniz?
Tüm annelere kucak dolusu öpücükler...










Bana Ulaşabileceğiniz Diğer Sosyal Hesaplarım

9 Şubat 2012 Perşembe

KOMŞULUK İLİŞKİSİ



komşular, zor  günün de, .acil durumunda, ihtiyacın olduğunda ilk yardımına koşabilecek kadar yakınında bulunan kişilerdir.

Aileden sonra en yakın sosyal çevremizi komşularımız meydana getirir.
İyi kötü günlerimizde şartlar en yakın çevre ile temas halinde bulunmayı gerektirir. Darlık zamanında yardımlar normal zamanlarda ziyaretleşme sır sayılabilen halleri gizleme ve birbirinin halinden etkilenmek gerekir.

Her ne kadar günümüzde komşuluk yok ise de Peygamber Efendimiz ve atalarımızın komşuluğa ne kadar değer verdiklerini sözlerinden anlıyoruz. Birkaç örnek verecek olursak 'komşusu açken tok duran bizden değildir', komşu komşunun külüne muhtaçtır, ev alma komşu al gibi bu sözleri çoğaltabiliriz. Bu sözlerden ve de eski zamanlardaki yaşantılara baktığımız zamanlar da komşuları onlar için aile gibiymiş. Birbirlerinden her daim haberdar bir acil sıkıntı durumunda hemen birbirlerinin yardımına koşarlarmış. Fakat günümüzde bu ne mümkün öyle kötü hale getirmişiz ki dünyayı komşu komşunun düşmanı gibi herkes birbirinin kötülüğünü istiyor. Bırak sıkıntılarında birbirlerinin yanına gitmeyi birbirlerine ziyaret etmeyi selam dahi alıp vermiyorlar.


Bizler bu vatanı atalarımızdan çocuklarımıza vermek için emanet almadık mı?. Peki neden pisletiyoruz yarın çocuklarımıza nasıl vereceğiz. Bütün değerlerini köreltmiş her şey menfaate dönüşmüş şeklinde mi sizce çocuklarımız bunlara mı layık?



Hoşça kalın.







Bana Ulaşabileceğiniz Diğer Sosyal Hesaplarım

6 Şubat 2012 Pazartesi

KADIN OLMAK VE ZORLUKLARI

      Yüce Rabbim her ne kadar kadınlarla erkeklere aynı akıl gücü aynı düşünce gücü, konuşma, duyma... gibi özellikleri verse de .

Kadınlar erkekler göre daha duygusal erkekler ise daha gattardır.

Kadınlar daha çok merhametli anaç varlıklardır erkeler ise daha çok katıdır.

Kadınların vücutların da yağ oranı fazla erkeklerde ise kas oranı fazladır.Bu da kadınları biraz daha güçsüz,aciz,korunmaya muhtaç kılıyor. Ama şu gerçektir ki bir evi ev yapan kadındır.Kadınsız bir yuva olmaz tabiri caizse o evden duman tütmez.

Her ne kadar günümüzde sevgililer günü, anneler günü, kadınlar günü gibi günlerle kadınlara daha çok önem veriliyor gibi görünse de, aslı öyle değildir. O günler sırf ticari amaçla sektör dünyasında artış olması için kurulmuştur.

Etrafımıza baktığımız zamanda da kadınlar daha çok dişiliği ile göz önüne konuluyorlar.Kişiliği, anneliği hiçe sayılarak cinselliği ile ön plana çıkartıyorlar.Bu durumda, biz kadınlar için bir utanç durumudur. Bizler sadece cinsellik içi olan varlıklar değiliz. Bizler bir anneyiz, doktoruz, ahçıyız, hizmetçiyiz, psikoloğuz, çocuk bakıcısıyız daha doğrusu herşeyiz... Ama bunların hiç biri dikkate alınmıyor.

Üstüne üstelik birde dayak olayı vardır. Hangimizin çevresinde, ailesinde, akrabasında, komşusunda hiç yoksa en azında  memleketinde dayak yiyen kadınlar yok ki!... Elbette ki var. En azından gazetelerde, televizyonlarda her gün bunlarla ilgili haberler görüyoruz, duyuyoruz. peki ne yapıyoruz HİÇ evet kos koca bir hiç, bir dayak olayı ile karşılaştığımız zaman olayı görmemezden  duymamazdan geliyoruz. Evimize girip kapımızı kapatıyoruz hatta kulağımıza pamuk tıkayıp hayatımıza devam ediyoruz. Hiçbirimizin aklına polisi aramak gelmiyor ya da geliyor ama aramak işimize gelmiyor.

Halbuki şöyle düşünsek yarın bir gün o dayak yiyenlerde biri hadi kızımız, kardeşimiz olsa ne olacak?
Bunu isterseniz bir düşünelim belki o zaman doğru yolu buluruz.

Altta ki resimler ise internet ve gazetelerden bulduğum, şiddet gören kadınların resmi düşünürken bunlara da bir bakalım ki vicdanımızın sesini dinleyelim.

KADIN OLMAK VE ZORLUKLARI



KADIN OLMAK VE ZORLUKLARI






KADIN OLMAK VE ZORLUKLARI




KADIN OLMAK VE ZORLUKLARI




KADIN OLMAK VE ZORLUKLARI


KADIN OLMAK VE ZORLUKLARI




KADIN OLMAK VE ZORLUKLARI



Psikolojisi bozulan kadınını sonucu bu olacak ya kendini, ya kocasını yada onu döveni öldürecek bizlerde gazetelerde çarşaf gibi gazete yazısını görüp tüh yazık olmuş diyeceğiz olacak bitecek, ama diğer tarafta bir yuva çöküyor o ne olacak?



Hoşça kalın.








Bana Ulaşabileceğiniz Diğer Sosyal Hesaplarım

4 Şubat 2012 Cumartesi

REKLAM TAKINTISI

         Reklamlar,göz boyayıcı, aldatıcı,insanları imrendirici özellikleri ile çok insanlarda yanılmaya neden olan şeylerdir.

               Örnek verecek olursak uzağa bakmama gerek yok, bizim evde bir reklam takıntısıdır gidiyor. Bilmiyorum bu sıkıntıyı sizde yaşıyor musunuz ama ben çok yaşıyorum. Çocuklarım çocuk kanallarındaki her reklamı  görünce :
               -Anne bize de al
               -Anne bana da al  gibi şeyler söylüyorlar.Onları bir şekilde atlatıyorum 'tamam oğlum alırız,şimdi çok paramız yok çok paramız olunca ileride alırız.' gibi ama ya benim koca bebeğim (eşim) ben ona öyle hitaplarda bulunuyorum. Özellikle reklamlara karşı koyamadığı zamanlarda söylüyorum.Onun da tanıtıcı reklamlara karşı bir hassasiyeti var,sürekli yanılmasına rağmen yinede karşı koyamıyor.Örnek verecek olursak,hani şu ağrı kesici kremler var ya ondan annesi için aldı. Ama hiçbir faydası olmadı,kendi için masaj aleti aldı sonuç yine fiyasko, Tütüne son seti aldı yine hiçbir faydasını görmedi....vb. daha da çok bunlardan yeni aldıkları şeyler bunlar bundan önceleri de var tabi ki de şimdi ise yeni benim için Ozoderm diye bir set almış. Sizde görmüşsünüzdür kesin reklamını, hani şu saçlarında irsi olarak beyazlama olan insanlar için,kendi saç renklerine dönüştüreceğini iddia eden set,tabi ki diğerleri gibi o da bir palavra.




              Benim saçlarımın ön kısımlarında aileden gelme, beyazlar var. Bu yüzden saçlarımı devamlı boyatıyordum. Tabi ki doğal olarak buda saçlarıma zarar veriyordu. O yüzden eşimde bu setten benim için 1 tane de değil 2 tane  almış ' denemekten ne zarar çıkar kullan bakalım aşkım belki faydasını görürsün ' dedi. Bende onu kıramadım nede olsa beni düşünerek almış diyerek 2 haftadır kullanıyorum. Sonuç mu ne?  hiçbir faydası yok anlayacağınız yine bir reklam kandırması yaşadık. 



               Sonuç olarak ise hayatımıza öyle bir girmişler ki, ne onlardan vazgeçebiliyoruz ne de onlarla yapabiliyoruz....:-))   REKLAMLAR diyerek kapatayım bende.


Hoşça kalın.








Bana Ulaşabileceğiniz Diğer Sosyal Hesaplarım

3 Şubat 2012 Cuma

BİR ANNENİN AZMİ

        İlk postumda da söylediğim gibi ben bir anneyim.2 tane çocuğum var,bekar iken 55 kilo idim 2 çocuktan sonra. malum kilo aldım 65 e kadar çıktım bu benim için kabus dolu günlerin başlangıcı oldu. aynalara dahi bakmak istemiyordum. Kıyafetlerimin hiçbirinin içine giremiyordum.Eşim dahi dalga geçiyordu artık, benimle 'Tombiş aşkım böyle giderse davul gibi olacaksın ' şeklinde

       Ben koç burcu kadınıyım koç burcunun özelliğinden de anlaşılacağı gibi ben çok hırslıyımdır. O yüzden bende kendime hırs yaptım tekrar eski kiloma döneceğim diye ve bu sözümü tuttum döndüm. ha ha haaa yaşasın, aslında 3 kilo daha fazlam var. Ama eşim kilo vermemi istemiyor: ' Bu halin çok güzel ne al ne ver ' diyor.Ama aramızda kalsın ben vereceğim susssss sır tamam mı? Şimdi size nasıl kilo verdiğimi anlatayım bu güzel olayı nasıl becerdiğimi. Şunu bilin ki biz anneler çocuk doğurduk diyerek tamam artık bu kilolu halimize kaderimiz diyerek boyun eğmeyelim.Azim edelim, her azimle yapılan işin sonucu mutlaka gelir.

            Sabah saat 8 de kalkıyorum.kalkar kalkmaz ballı limonlu bir bardak su içiyorum.1 saat sonra kahvaltımı yapıyorum kahvaltıda her şeyi yiyorum hiç kısma yapmıyorum kahvaltım bittikten sonra üstüne bir bardak su içiyorum.Sonra ev işimi yapıyorum işim bittikten sonra evde netten indirdiğim pilates hareketlerini yapıyorum ha bu arada spora başlamadan öncede bitirdikten sonrada 1 er bardak su içiyorum. Ve sonra kendime güzel bir bitki çayı hazırlayıp onu içiyorum.


           Öğlen yemeğinden önce de yine bir bardak su içiyorum sonra sofrayı hazırlayıp  normal şekilde hazırladığım yemeklerden yiyorum yanına da iki dilim kepek ekmeği, bol yeşillikli bir salata tatlı yok ben aslında tatlıyı çok severim ama malum kilolarımdan kurtulmak için tatlıyı iki günde bir öğlen yemeklerinde yemeye başladım çeşit olarak ise sadece süt tatlısı şerbetli tatlı değil.yemeğim bittikten sonra üstüne yine 1 bardak su içiyorum.

         ikin dileyin ise sadece meyve ve bitki çayı başka bir şey yok.

        akşam yemeğini de saat 8 ile 8.30 civarlarında yapıyorum.Yemeğe başlamadan önce yine bir bardak su sonra o günkü hazırladığım yemek, salata bu sefer hiç ekmek yok  yemeğim bittikten sonra yine üstüne 1 bardak su,akşam yatmadan önce hiçbir şey yemiyorum sadece 1 tane elma yiyorum,1 tanede soda içiyorum hıııı bu arada ben siyah çay içmeyi kestim sadece sabah kahvaltısında içiyorum diğer zamanlar bitki çayı içiyorum. 

        Ve bolca yürüyüş benim büyük oğlan kreşe başladı onu alıp getiriyorum yürüyerek sırf yürümek için, servise vermedim.Ama bu dönemde mecburen vereceğim havalar soğuk. Kusura bakmayın konudan konuya atlıyorum ama yürüyüş yaparken de göbeğinizi içine çekip kalçanızı sıkarak yürüyüş yapın ve bol bol nefes alıp verin ki içinize temiz hava girsin.
                              üstteki resim benim eski halim alt da kini ise yeni çekindim.




               Bunu sakın unutmayalım Biz çocukta yaparız, kendimize de bakarız, sosyal faaliyetlerde de bulunuruz, evimize barkımıza da ilgilenip temizliğimizi yaparız. Çünkü biz kadınız daha da önemlisi ANNEYİZZZ.         herkese kucak dolusu öpücükler......

Hoşça kalın.








Bana Ulaşabileceğiniz Diğer Sosyal Hesaplarım